10 Şubat 2013 Pazar

The Elephant Man // David Lynch'ten yürek burkan bir dram filmi..







David Lynch’in vücudu doğuştan deformasyona uğramış, ucube olarak nitelenen John Merrick’in hayatını işlediği başyapıtı ''The Elephant Man''.

IMDB Puanı: 8.3
Tür: Biyografi, Dram
Yönetmen: David Lynch
Oyuncular: Anthony Hopkins, John Hurt, Anne Bancroft

                                                       

Film gerçek bir hikayeden, Joseph Merrick'in hayatını Lynch kamerasıyla anlatıyor. 
Filmin konusu şöyle; Doktor Frederick Treves, 1880'lerin kasvetli Londrası'ndaki bi gezici sirkte fil adam lakaplı, çirkin ve son derece anormal bir görüntüsü olan John Merrick'e rastlar. Zalim bir adam olan sirk müdürü Bytes, annesi Merrick'e hamileyken bir filin saldırısına uğradığını anlatmaktadır. Dr. Treves, Merrick'in hastaneye yatırılmasını sağlar. Dr. Treves bir süre sonra pek zeki olmayan Merrick'in korkunç görüntüsünün altında son derece duyarlı ve insancıl birinin olduğunu anlar. Hastanede ilk başta ondan korkan hemşireler de Merrick'e alışacaktır. Talihsiz adamın görünüşüne neden olanın ' multiple neurofibromatosis' isimli nörolojik bir hastalık olduğu anlaşılır. Hastane yaşamı da kolay geçmemektedir. Gece bekçisi bilet keserek fil adamı sergilemeye ve üzerinden para kazanmaya baslar. Bu arada Bytes tekrar ortaya çıkar, onu kaçırır ve kıta avrupasına getirerek onu eski kötü günlere döndürür. Merrick'in tek umudu kaçarak İngiltere’ye dönmektir. (alıntı - sinemalar.com)


The Elephant Man, insanin kendinden daha farkli olani nasil zalimce otekilestirdigini, ruhtaki deformasyonun cirkinligi ve kotulugu karsisinda, vucudundaki deformasyonla anilan fil adam'in ruh guzelliginin fiziksel yapisini nasil arka plana tasidigini son derece carpici bir sekilde gozler onune seren, ozellikle gunumuz 'guzellik' takintili topluma daha bir elestirel bakmayi tesvik eden cok dokunakli bir film. Yönetmen David Lynch'in, ''insanların birbirlerini ucube diyerek ötekileştirmesinin sebebi afrika’nın bir adasındaki fil değil, endüstri devrimi sonrası ortaya çıkan çarpık sosyal düzen, tersyüz olmuş etik değerler ve makineleşmenin kendisidir'' mesajı filme cuk oturmuş. 

                                                       

Film, etkisinden uzun süre kurtulamadığımız sahnelerle dolu..Gözyaşlarımı tutamayıp dağıldığım sahnelerden birkaçı şöyle;

----------------------------------------------------------------------------------------
john'un, dr. treves'in karısıyla tanıştığı sahne;

mrs. treves: i'm very pleased to meet you, mr. merrick. (tanıştığımıza çok memnun oldum, bay merrick)
john merrick: i'm very pleased... (ben de memnun oldum)
[john begins to cry] [john ağlamaya başlar]
dr. frederick treves: what is it, john? what's the matter? (ne oldu, john? sorun nedir?)
john merrick: it's just that i-i'm not used to being treated so well by a beautiful woman...
(ben, ben sadece güzel bir kadın tarafından iyi davranılmaya alışık değilim...)


-----------------------------------------------------------------------------------------
john merrick: [after seeing pictures of dr. treves' family] would you care to see my mother? 

dr. frederick treves: [surprised] your mother? yes please. 

[john pulls out a small portrait] 

mrs. treves: oh but she's... mr. merrick, she's beautiful! 

john merrick: oh, she had the face of an angel! 
[sadly] 
john merrick: i must have been a great disappointment to her. 

mrs. treves: no, mr. merrick, no. no son as loving as you could ever be a disappointment. 

john merrick: if only i could find her, so she could see me with such lovely friends here now; perhaps she could love me as i am. i've tried so hard to be good. 

[mrs. treves begins to cry]


(bu sahnede ben de, doktorun eşi Anne ile birlikte gözyaşlarımı tutamadım..)

------------------------------------------------------------------------------------------

Filmde, Merrick'in normal insanların yaptığı gibi yatarak uyuması onun ölümü anlamına geliyor. O, ancak oturarak uyuyabiliyor ve hayattaki tek ve en önemli istediği; benzemedikleri gibi olmak, normal olmak için yatakta uyumaya karar veriyor bir gün..O, normal olanlardan daha normal ve vücudu insana benzeyenlerden daha insan olduğunu gösteriyor izleyiciye. Filmdeki bu son sahneyle devreye giren ''Adagio For Strings'' parçası da bu sahne ile adeta bütünleşip insanı duygu seline sürüklüyor..

Filmdeki oyunculuklara gelirsek, kusursuz denilecek kadar mükemmel diyebiliriz. Anthony Hopkins inanılmaz bir oyunculuk sergilemiş. Kendisinin genç halini ilk kez bu filmde izleme fırsatı buldum. John Hurt ise öyle bir oyuncu ki, canlandırdığı karakterde, sadece gözleri ve bakışlarıyla bile seyircide duygu yoğunluğu yaratmayı başarabiliyor. Bununla birlikte, yönetmenin filmi siyah beyaz çekmesi, hem dönemin ruhunu yansıtabilmek hem de filmi daha etkileyici  kılabilmek adına yaptığı on numara bir seçim olmuş.

Film ile ilgili konuşulacak o kadar çok şey var ki, ama kelimeler kifayetsiz kalıyor, yüreğiniz burkuluyor, boğazınız düğümleniyor..O kadar çok etkisindeyim ki filmin, dokunsanız ağlamaya başlayabilirim tekrar..Karmakarışık duygular içindeyim..Filmin öyküsü çok dokunaklı, çok acıklı ve hatta bünyeyi rahatsız edici olabilir ama seyirciye verdiği çok şey var. İzlemenizi mutlaka tavsiye ediyorum..

Hepinize iyi seyirler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder