''Kaplumbağa Terbiyecisi'' tablosu gördüğüm günden beri etkilemiştir beni. Belki de derin birşeyler vardı hep beni içine çeken. Bu nedenle tablonun reprodüksiyonunu hep edinmek istemişimdir ve en sonunda bu dileğimi gerçekleştirmenin hazzıyla birlikte kitabını da edindim.
Osman Hamdi Bey’in bu tablosu, özellikle ilham kaynağına dair net bilgilerin olmadığı dönemde, geri kalmış bir toplumu çağdaşlaştırmaya çalışan bir aydının yorgun hâlini anlattığı şeklinde yorumlanmış.
Başka yorumlara göre, düşünceli biçimde dikilen adam, sabır gerektiren zor bir iş olan kaplumbağaları terbiye etme işini, elindeki ney ve sırtındaki nakkareyi çalarak başarmayı ummaktadır. Bu yoruma göre de terbiyeci Osman Hamdi Bey’in kendisidir. Terbiyecinin zorlu işi elindeki müzik aletleriyle halletmeye çalışması, Osman Hamdi Bey’in de değişime direnen bir toplumu sanat yoluyla çağdaş seviyeye getirmeye çalıştığını, bu yüzden sanat okulu ve müze açma girişiminde bulunduğunu vurgular.
Terbiyecinin, kaplumbağaları eğitmekte kullanacağı neyi üfleyemeyip arkasında tutması, Osman Hamdi Bey’in neyi üfleme, yani kaplumbağalar ile temsil edilen halkı eğitme kaygısından artık vazgeçtiği, çünkü derviş sabrının bile bir sonu olduğu şeklinde de yorumlanmıştır.
Emre Caner’in yeni yazdığı ve ikinci baskısını yapan “Kaplumbağa Terbiyecisi / Osman Hamdi Bey’in Romanı”nda da şu yorum var:
“Osman Hamdi de hayatı boyunca kimsenin bilmediği meslekler yapmıştı. Ressam olmuştu en başta. Sonra müze müdürü. Bir arkeolog. Ardından da Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü. Onun kaplumbağa terbiyecisinden bir farkı yoktu aslında!”
(Kaynak: @ on5yirmi5.com - Mehmet Altan)
Bu nedenle derin anlamlar taşıyan bu tablonun ressamı Osman Hamdi Bey'in hayatını da hep merak etmişimdir. Çünkü kendisi yenilikçi olmakla kalmamış, memleketini de ileriye taşımak için çabalamış bir aydın ve inanılmaz hayat hikayesi olan bir sanatçı..
Osman Hamdi Bey kimdir? Ne gibi ilklere imza atmıştır? Kaplumbağa Terbiyecisi'nden öte ne gibi eserleri vardır? İşte tüm bu soruların cevapları Emre Caner'in Kaplumbağa Terbiyecisi adlı Osman Hamdi Bey'in yaşamını anlattığı bu biyografik romanda bulabilirsiniz.
Umut Hacıfevzioğlu da;bu romandan yola çıkarak Osman Hamdi Bey'in hayatını belgesel film olarak hazırlamış. 35 dakikalık belgeselde Osman Hamdi Bey'in Paris ve Bağdat'ta geçen gençlik yılları, ayrıca da onu efsane haline getiren Arkeoloji Müzesi ve Akademi Müdürlüğü dönemleri arşivlerden derlenen zengin bir görsel kaynağın eşliğinde anlatılmış. Belgeselin senaryosu ise yine Emre Caner'e ait.
Aşağıda da belgeseli sizlerle paylaşıyorum.
İyi seyirler diliyorum..
İlgi ile izleyeceğim Gülşah'cığım, çünkü yıllar (asırlar gibi geliyor:))önce okuduğum okulun kurucusu diye de biliyorum, nur içinde yatsın, hem ben, hem abim Güzel Sanatlar Akademisi mezunuyuz onun öğrencisi olma şansımız olmadı tabii ama yine de hep gurur duyarız..
YanıtlaSilsevgilerimle canım