23 Mart 2013 Cumartesi

Silver Linings Playbook // İki Delinin Hikayesi :)


Yapım: 2012 - ABD
Tür: Romantik komedi
Yönetmen: David O. Russell
Oyuncular: Bradley Cooper, Jennifer Lawrence, Robert De Niro, Chris Tucker
Senaryo: David O. Russell, Matthew Quick

Filmin konusu;
Pat Peoples (Bradley Cooper) her zaman bardağın dolu tarafına bakan, “Her şeyde bir hayır vardır,” sözüne inanan bir adamdır. Karısı kendisini başka bir adam için terk ettikten sonra akıl hastanesinde kalan Pat, karısını geri kazanmaya ve hayatını yeniden düzene sokmaya kararlıdır. Moralinin bozulmasına asla izin vermemeye çalışan Pat anne babasının yanına taşınır ve kendisini karısının istediği türden bir adam olmaya çalışmaya adar. Ancak bu zor bir mücadeledir. Taa ki hayatı istediği gibi gitmeyen güzel bir genç kadın olan Tiffany (Jennifer Lawrence) ile tanışana kadar.
 Çift birlikte hayatlarını yönlendirmeye ve kendi kişiliklerine sadık kalmaya çalışacak, bu sure içerisinde benzersiz bir dostluğa, hatta aşka bir adım uzaklıkta olacaklardır. (alıntıdır - sinemalar.com)


Filmdeki oyunculukları oldukça beğendim. Tüm oyuncular harika bir performans sergilemişler. Film, aynı zamanda ''The Hunger Games'' (Açlık Oyunları) filminden tanıdığımız Jennifer Lawrence'a en iyi kadın oyuncu oskarını da getirdi. Ben de filmi izlerken, kendisinin bu ödülü sonuna kadar hakettiğini düşündüm açıkçası. Bradley Cooper ile birlikte de iyi bir ikili olmuşlar. Silver Linings Playbook, izleyen herkesin kendinden bir parça bulabileceği, mutlaka tebessüm edeceği türden bir romantik komedi olmuş. Ben severek izledim.


Hepinize iyi seyirler diliyorum :)



18 Mart 2013 Pazartesi

Belgesel // The Age of Stupid


Yakın gelecekte Dünyamızı bekleyen en büyük tehlikelerden birisi olan küresel ısınma, etkilerini şimdiden göstermeye başladı bile. Buzulların erimesi, hava kirliliği, çeşitli ülkelerdeki deniz canlılarının toplu ölümleri insanlığa adeta uyarı niteliğinde mesajlar veriyor. Ancak insanlar bu mesajları ne derecede dikkate alıyor? Kapitalist ülkeler daha fazla petrol elde etmek için her geçen gün daha fazla masum insanı katlederken, küresel ısınma fazla umurlarında değil gibi gözüküyor. Bu belgeselde petrol gücüne hükmetmek için ülkelerin ve şirketlerin ne kadar ileri gidebileceğini izliyorsunuz dehşetle. Hem ibret almak için hem de gerçekleri daha iyi analiz etmek adına bu belgeseli izlemenizi tavsiye ederim.


İyi seyirler :)


12 Mart 2013 Salı

Opearasyon: Argo


Yapım: 2012 - ABD
Süre: 120 dk
Tür: Dram, Gerilim, Politik
Yönetmen: Ben Affleck
Oyuncular: Ben Affleck, John Goodman, Bryan Cranston, Clea Duvall
Senaryo: Chris Terrio
Imdb Puanı: 8.0



Konu; 1979 yılında 4 Kasım tarihinde Şah'ın devrildiği İran devriminin en yoğun günlerinde, militanlar başkent Tahran’daki Amerikan Büyük Elçilik binasına girip 52 Amerikalı’yı rehin alırlar. O hengamede kaçmayı başaran 6 Amerikan vatandaşı Kanada Elçiliği’ne sığınır ve hayatları halen tehlikededir. Her an yakalanma ve öldürülme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. CIA uzmanı Tony Mendez bu Amerikan vatandaşlarını kurtarmak amacıyla bir film senaryosuna yakışır oldukça riskli bir plan hazırlar... 



Oscar ödül töreninde en iyi film ödülünü aldığından beri Argo'yu izlemek için sabırsızlanıyordum. Filmi izleyince de oldukça başarılı bulduğumu söylemeliyim. Özellikle filmin sonlarına doğru heyecan gitgide artıyor. Hele ki havaalanı sahnesi gerçekten inanılmaz. Filmde aynı zamanda, İran'ın yakın tarihinin, özellikle Rıza Pehlevi ve Humeyni dönemlerinin kısaca anlatılması, filmde dönemin İran'ının gözler önüne serilmesi açısından filmin tarih belgeseli değeri taşıdığını da söyleyebiliriz. Her filmde olduğu gibi bu filmde de elbette Amerikan propagandasının varlığını görebiliyoruz. Ancak senaryosunun gerçek bir hikayeden kurgulanması bu propagandayı abartıdan uzak tutuyor. 

Hepinize iyi seyirler diliyorum.



3 Mart 2013 Pazar

The Road // Renklerin Olmadığı Film..




Bir baba ile oğlunun bilinmezliklere yaptığı karamsar bir yolculuğun filmi ''The Road''..
Özellikle post-apocalyptic türünde film severler için ideal diyebilirim. Türünden de anlaşılacağı üzere, filmde kıyamet anı değil, kıyamet sonrası işlendiği için pek aksiyon barındırmayan, durağan ilerleyen bir film. Ama durağan ilerlemesine rağmen, baba ve oğlunun yaşama arzusundan etkilenip bir sonraki sahnede neler yaşayacaklarını merak ediyorsunuz ve kendinizi film ile birlikte gerilimli dolu bir belirsizliğin akışına bırakıyorsunuz.


Gerek filmde yaratılan distopyanın kasvetli ve boğuk atmosferi, gerekse oyuncuların (Viggo Mortensen) sergiledikleri başarılı performanslar filmi daha gerçekçi ve inandırıcı kılmış. Olan biteni ibretle izliyorsunuz ve içtiğiniz bir bardak suyun, yediğiniz bir lokma ekmeğin aslında ne kadar kıymetli olduğunu idrak ederek, bu nimetler için bir kez daha şükrediyorsunuz. Tabi, konu hayat olunca, insanoğlunun aslında ne kadar bencilleşebileceği de gözler önüne seriliyor filmde ve ben olsaydım ne yapardım sorusunu sorduruyor izleyenlere..Bu bakımdan filmin, özellikle de çocuk sahibi olanları daha çok etkileyeceğini düşünüyorum.

Hepinize iyi seyirler..

1 Mart 2013 Cuma

Grave of the Fireflies // Ateşböceklerinin mezarı




İzledikten sonra etkisinden kolay kurtulamayacağınız türden bir anime ''Ateşböceklerinin Mezarı''..
İkinci Dünya Savaşı sırasında anne ve babasını yitirmiş bir abi-kardeşin var olma mücadelesini anlatan son derece dokunaklı bir hikayesi var..Konusu, gerçek bir hikayeden alınmış olduğu için de, insanı daha fena çarpıyor..
Filmlerde, savaşı yalın haliyle izlemek bile savaşa karşı kötü duygular beslemek için yeterliyken, bunu küçücük, tombul yanaklı, sevimli bir kızın hikayesiyle izlemek insanı daha derinden etkiliyor..
Savaşın havadan yağan ''alev topları'' ile bu iki kardeşin sığınaklarının içini aydınlatmak için kullandıkları ''ateş böcekleri'' arasındaki görsel bağlantı ve bunun gibi küçük detaylar filmin atmosferini öyle güzel beslemiş ki etkilenmemek elde değil..
Filmin sonlarına doğru boğaz düğümlenmeleriniz başlıyor ve film boyunca eğer hala dağılmadıysanız, filmin en sonunda her yerden çıkıp da yavaşça kaybolan Setsuko'yu görünce mutlaka dağılırsınız.. Çünkü ben özellikle o sahnede gözyaşlarımı artık tutamaz hale geldim..O sahnede, savaş için naralar atan halkın, savaş başlayınca kendileri için savaşan askerlerin geride bıraktıkları ailelerine ne denli sahip çıkıldığına da tekrar şahit oldum..Savaşın, insanların insanlıklarını kaybettikleri kırılma noktalarından biri olduğu gerçeğini yüzümüze vurduğu için ve yetim kalan bir abi-kardeşin açlıkla mücadelesi görmezden gelindiği için insanlık adına utancımdan ağladım belki de..

Filmin en güzel müziklerinden birini de aşağıdaki videoda sizlerle paylaşıyorum..Setsuko'nun hala kulaklarımda çınlamakta olan ''Seita'' seslenişi ise bu videoda da (2:08'de) mevcut..



Bu güzel anime dramanın sinema uyarlaması da yapılmış aynı zamanda..
Daha fazlası için: http://www.ntv.co.jp/hotaru
Ben öncelikli olarak animesini izledim ve çok beğendim..O yüzden animeseverler kesinlikle kaçırmasın diyorum..Filmini de izleyince yorumlarımı ayrı bir post'ta paylaşırım sizlerle..

İyi seyirler diliyorum herkese..